Page 37 - MİNİK KANATLAR 5
P. 37

Dönüş için uçmaya başladığımda o yemyeşil ve rengârenk ülkemi, arkadaşlarımı
               ve ailemi ne kadar özlediğimi hatırladım. Ayrıldığım bu büyük ve gri şehirde bir
               çok yeni arkadaş tanımıştım. Ayrıca kısa bir sürede yeni arkadaşlarımla çok güzel
               bir çevre çalışması da yapmıştık. Uzak bir şehirde yaşayan arkadaşlar ve insan-
               larla ilgilenmek bana iyi gelse de evimi çok özlediğim gerçeğini değiştirmiyordu.
               Çok fazla vakit kaybetmeden hızlıca ülkeme ulaşmaya çabaladım. Yol boyunca da
               Karga Çelebe’nin sözü kafamda döndü durdu. Acaba benim asıl görevim neydi?


               Günler sonra nihayet güzel ülkeme kavuştum. Dostlarım ve ailem beni büyük bir
               sevinçle karşıladı. Hepsine doyasıya sarılıp sevinç dolu gözyaşları döktüm. Akşam
               olunca benim için büyük bir “Hoş geldin” kutlaması hazırladılar. Kutlamada hem
               eğlendik hem de ben gittiğim yerlerde yaptıklarımızı anlattım. Tüm Tukanya aha-
               lisi, özellikle yavru kuşlar hayretle dinliyordu beni…


               Gece epey ilerleyip yatma vakti gelince herkes yuvasına çekilmişti. Yorgunluğu-
               ma rağmen beni bir türlü uyku tutmuyordu. Dedem huzursuzluğumu sezmişti.
               “Neyin var Zıpır?” diyerek bana kanat uzattı. Ona, Karga Çelebi’nin söyledikleri-
               nin ne anlama geldiğini sordum. Cevap için beklememi ve sabretmemi söyledi.

               Ertesi gün epey geç uyandım. Kaltığımda dedem ve diğer bazı tukanların büyük
               bir telaşla bir şeyler konuştuğunu gördüm. Neler konuştuklarını çok merak ettim
               ve yanlarına gittim. Duyduklarımdan ötürü büyük bir şaşkınlık ve korku yaşadım.
               Yemyeşil Tukanyamızı yavaş yavaş katleden birilerinden bahsediyorlardı. Bu kim-
               selerin büyük makineleri, ağaçları kesen devasa zincirleri varmış ve orman ahali-
               sine karşı hiç merhametleri yokmuş. Hatta son düşen ağacın kovuğunda yaşayan
               bir sincap zor kurtarmış kendini.

               Bu kişilerin hepsinin üzerinde aynı türden kıyafetler varmış ve girdikleri orman-
               lardan günlerce çıkmazlarmış. Gittikleri yerleri kontrol eder ve hissettirmeden,
               yavaş yavaş uygularlarmış planlarını…


               Ağaçlarımız kesiliyor, tukanların ve diğer tüm canlıların evleri yavaş
               yavaş yok oluyordu. Son zamanlarda ülkemizdeki göçlere pek anlam
               veremiyorduk meğer pek çoğu yaşadıkları yerleri boşaltmak zorunda
               kalmış.

               Endişe ve kaygımız çok büyüktü. Kim bilir bu kişilerin daha ne kötü
               planları vardı! Bir an önce öğrenmeli  ve bir şeyler yapmalıydık. Tukan-
               ya halkını korkutmamak ve yavruları endişelendirmemek için de ayrıca dikkatli


                                                                                                        35 35
   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42